Son zamanlarda yaşanan korkunç bir yangın, bir adamın hayatını tamamen değiştirdi. Ortaya çıkan alevler, sadece mekanları değil, hayatta kalanları da derinden etkiledi. Yangının tam ortasında kalan ve kendi yaşam mücadelesini cesaretle veren 35 yaşındaki Mehmet Yıldız, yaşadığı korkunç anları ve o an içerisinde hissettiği dehşeti tüm detaylarıyla aktardı. Zor anlar… Acımasız alevlerin arasında kalmış bir adamın yaşadığı travma, sıradan bir olayı çok daha fazlası haline getiriyor. İşte Mehmet’in açısından o anlara yolculuk.
Geçtiğimiz hafta, şehrin merkezine yakın bir noktada başlayan yangın, kısa sürede büyüyerek çevreye yayıldı. Yangının çıktığı an itibarıyla insanların kaçış yönleri belirsizdi. İlk başta küçük bir fırtına gibi başlayan yangın, rüzgârın da etkisiyle hızla büyüdü. Birçok statik yapının alev alev yanmasına sebep olan bu yangındaki en trajik olaylardan biri, Mehmet Yıldız’ın yaşadığı korkunç deneyimdi. Yangının patlak verdiği esnada orada bulunan Mehmet, geçirdiği anları, “Alevler ocak gibi yükselmeye başladı; etim eriyormuş gibi yandığımı hissettim. O an, hayatımın asıl mücadeleye dönüştüğünü anladım,” sözleriyle özetliyor.
Yıldız, yangının çıktığı andan itibaren ne yapacağını bilemediğini belirtirken, çevresindeki insanların panik içinde kaçtığını ve alevlerin hızla kendisine yaklaştığını ifade etti. “Bir an kendimi kaybettim ve sadece kaçmak istedim. Ancak alevler etrafımı sardığında, bir çıkış yolu bulamadım. Sanki zaman durdu ve vücudum ağırlaşmaya başladı,” diyor. O an, Mehmet için sadece bir yangın değil, aynı zamanda hayatta kalmak adına verdiği destansı bir mücadele haline gelmişti.
Mehmet, yangının ortasında kalmakla kalmadı, aynı zamanda hayatının en zor anlarını da yaşadı. “Bir an yüzümdeki ateşi hissettim. O anda düşündüğüm tek şey ailemdi. Onları düşünmek bana bir türlü umut veriyordu, ama aşırı sıcaklık içimdeki tüm enerjiyi alıyordu,” diye ekliyor. Yangınla birlikte karşılaştığı dehşeti, insanların panik halinde koşar adım kaçtığını ve bazı arkadaşlarının da alevler içinde kaldığını gördüğünde yüreği dağlandı. Kurtulma arzusu acı bir bedel ile karşılaştı; vücudunun birçok yerinde yanıklar oluştu.
Kurtarılmasının ardından hastanede yoğun bakımda yatan Yıldız, tedavi sürecinde yaşadığı zorlukları da aktardı. “Vücudumdaki yanıkların acısı, her geçen gün kalbimde açtığı yaralarla birlikte ağırlaşıyordu. Ailemin bana sunduğu destek, bu süreci bir nebze olsun kolaylaştırdı. Hayatta kalacağımı biliyordum ama ruhumda taşımak zorunda olduğum yara, hep benimle kalıyor olacak,” diyerek hissettiği duyguları dile getirdi. Kurtuldu, ama sadece fiziksel anlamda değil, içsel olarak da acı bir savaş vermeye devam ettiği gerçeğiyle yüz yüze geldi.
Bu olay, sadece Mehmet Yıldız’ı değil, tüm toplumu derinden yaraladı. Yangın sırasında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalar, büyük bir toplumsal sorgulamanın da tetikleyicisi oldu. Yangın güvenliği konusunda tüm vatandaşların dikkatli olması ve yetkililerin önemli tedbirler alması gerektiği konuşulmaya başlandı. Yangınlar, hem bireysel hem de toplumsal anlamda alınacak önlemlerle kontrol altına alınabilir; fakat bunun için önce bir farkındalık yaratılması gerekiyor.
Mehmet, yaşadığı bu trajik olayın ardından toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar yapmayı planlıyor. Öncelikle kendi hikayesini tüm detaylarıyla paylaşarak, diğer insanlara bu tür durumlarda daha dikkatli olmaları gerektiğinin önemini vurgulamayı hedefliyor. “Kurtuldum ama asıl savaşım buradan sonra başlıyor. Amacım, yaşananları unutturmamak ve herkesin güvenliğini oluşturacak adımları atmaktır,” şeklinde konuştu.
Bu tür olaylar, halkın güvende hissetmesi ve benzer acıların yaşanmaması için acil tedbirlerin gerekliliğini gözler önüne seriyor. Mehmet’in hikayesi, alevlerin arasında kaybolan birçok yaşamın ve dolayıyla ruhun izlerini taşıyor. Yangınlar sadece fiziksel hasar değil, aynı zamanda psikolojik etkiler de bırakıyor. Engin bir acı, ama aynı zamanda büyüme ve mücadele etme isteği ile dolu bir hayat hikayesi… Hayatta kalmanın bedelini her zaman ödemek zorundayız ve bu hayatta kalma mücadelesi her birimiz için var olmanın en temel gerekliliğidir.