Geçen yıl İstanbul, tarihinin en yüksek göç oranlarından birine tanıklık etti. 369 bin 453 kişi, yaşamlarına yeni bir başlangıç yapmak üzere bu büyüleyici şehirden ayrıldı. Birçok insan için İstanbul, kültürel zenginliği, tarihi dokusu ve kozmopolit yaşam tarzıyla cazip bir destinasyon. Ancak son yıllarda artan yaşam maliyetleri, işsizlik oranlarının yükselmesi ve sosyal huzursuzluk gibi faktörler, insanların İstanbul'dan ayrılmasına neden olan unsurlar arasında yer alıyor. Peki, tam olarak ne oldu ve bu durumu nasıl anlayabiliriz? İşte detaylar!
İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en kalabalık şehri olmasının yanı sıra, ekonomik açıdan da önemli bir merkezdir. Ancak son yıllarda artan ekonomik zorluklar, birçok insanı bu şehirden uzaklaşmaya zorladı. Yükselen kiralar, yüksek hayat pahalılığı ve sürekli değişen ekonomik koşullar, pek çok aileyi başka şehirlere göç etmeye itti. Göç edenlerin büyük bir kısmı, iş olanaklarının daha fazla olduğu Anadolu şehirlerine yönelmeyi tercih etti. Örneğin, Bursa, Kocaeli ve Eskişehir gibi şehirlerden gelen talep, İstanbul’un yoğun nüfusunu daha da artırırken, aynı zamanda ekonomik kriz dönemlerinde yaşanan belirsizlikler de insanları bu kararı almaya iten diğer önemli bir faktör oldu.
369 bin 453 kişinin İstanbul'u terk etmesi, sadece bir rakamdan ibaret değil; her biri kendi hikayesine sahip olan bireyler. İki çocuk annesi Fatma Hanım, İstanbul'daki yüksek kiralardan dolayı ailesinin mali durumunun ağırlaştığını belirtiyor. “Yıllardır burada yaşıyoruz ama artık kirayı ödemekte zorlanır hale geldik. Çocuklarımın geleceği için daha uygun bir yaşam alanı arıyoruz” diyor. Benzer bir durum, genç profesyoneller için de geçerli. IT sektöründe çalışan Aydın, yüksek yaşam standartlarının işlerini sürdürmesini zorlaştırdığını ifade ediyor: “İstanbul'da kazandığım paranın büyük bir kısmı sadece kiranıza gidiyor. Alternatif olarak başka şehirlerde daha uygun koşullarda yaşayabilirdim, bu yüzden ayrıldım.” Bu bireysel hikayeler, İstanbul’un sadece bir şehir değil, aynı zamanda bireylerin hayatlarını etkileyen karmaşık bir sistemin parçası olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, İstanbul'dan ayrılanların sayısının bu denli yüksek olması, pek çok etkenin bir araya gelmesiyle oluşan sosyal ve ekonomik bir tabloyu yansıtıyor. Bu durumu göz önünde bulundurarak, şehir yöneticilerinin ve politika yapıcıların çözüm yolları aramaları gerektiği aşikar. Aksi takdirde, İstanbul'un sadece ekonomik değil, kültürel kimliği de tehlikeye girebilir. Gelecek yıllarda, bu kadar fazla insanın şehri terk etmesi, İstanbul'un geleceğinde nasıl bir değişim yaratacak? İleriye dönük planlama yapmadan bu durumu düzeltmek mümkün olmayacak gibi görünüyor. İşte tam da bu noktada, İstanbul'un yaşanabilir bir şehir olabilmesi için atılması gereken adımlara bir an önce odaklanmak gerekiyor. Şehir yönetimi, göçü önlemek veya en azından sürecin yavaşlamasına katkıda bulunmak için ne tür politikalar geliştirecek? Tüm bunlar, önümüzdeki aylarda gözlemlenmesi gereken önemli konular arasında yer almakta.