Türkiye'de tarihe adını yazdıran, 131 yıllık yaşamı ile birçok nesle tanıklık eden Ayşe Nine, geçtiğimiz günlerde, 131 yaşında hayatını kaybetti. Hayatı boyunca insanlara ilham veren Ayşe Nine’nin ölümü, pek çok kişi için derin bir üzüntü kaynağı oldu. Aile bireyleri, komşuları ve tanıdıkları, onun uzun ve dolu dolu yaşamına duyduğu hayranlıkla dolup taşarken, bu olay aynı zamanda yaşlılık üzerine kaydedilebilecek önemli bir başlığa da dönüştü. Türkiye'nin en yaşlı kadını olarak bilinen Ayşe Nine, sadece uzun yaşamı ile değil, aynı zamanda hayat hikayesiyle de dikkat çekiyordu.
Ayşe Nine, 1892'de İzmir'in küçük bir köyünde dünyaya gelmişti. O dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanları yaşanıyordu. Çocukluğunda pek çok zorlukla karşılaşan Ayşe Nine, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve sonrasında yaşanan sosyal değişimleri bizzat deneyimlemişti. Hayatını tarım işçiliği yapan bir ailede sürdüren Ayşe Nine'nin yaşamı, kendi döneminin zorluklarını ve mücadelelerini yansıtan bir tablo gibiydi. Kadınların toplum içindeki konumunun değişimi, modernleşme süreçleri ve savaşlardan sonra gelen barış dönemleri; hepsi Ayşe Nine’nin tanıklık ettiği olaylar arasındaydı.
Uzun yaşamı boyunca 17 torun ve torun çocukları yetiştirmiş olan Ayşe Nine, özellikle genç nesile anlattığı hikayeleriyle tanınıyordu. Ailesinin önemli bir ferdi haline gelen Ayşe Nine, her yıl düzenlenen aile toplantılarında, hayat tecrübelerini paylaşarak gelecek nesillere ışık tutmayı başardı. Yüz yıllık bir dönem içinde değişen Türkiye’nin sosyolojik yapısını gözlemleme fırsatı bulmuş olan Ayşe Nine, kendisini sözlü kültürün bir parçası olarak kabul ediyor ve gençlere, yaşamın değerini anlatmak için çaba gösteriyordu.
Ayşe Nine'nin uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesinin ardındaki sırlar da merak konusu oldu. Aile üyeleri, Ayşe Nine’nin günlük yaşamında sade ve dengeli bir beslenme alışkanlığına sahip olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Ayşe Nine’nin doğaya ve fiziksel aktiviteye düşkünlüğü, ona uzun yıllar boyunca sağlık ve zindelik kazandırmıştı. Bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyveleri ile sağlıklı bir diyet uyguladığı biliniyor. Bunun yanı sıra, geçmişte de olduğu gibi, sosyal ilişkileri güçlendiren ve insanlarla bir arada olmayı seven bir yapıya sahip olduğu da vurgulanıyor. Ayşe Nine, komşuları ve arkadaşlarıyla sıkça bir araya gelir, sohbet eder ve bu durum onun zihin sağlığını da olumlu yönde etkilemişti.
Ayşe Nine’nin ölümü, sadece ailesi için değil, çevresindeki herkes için büyük bir kayıp oldu. Ülke genelinden birçok insan, onun hayatını ve yaşadığı dönemlerin önemini anarak sosyal medya üzerinden mesajlar paylaştı. Toplumun sokaklarında bir efsane haline gelmiş olan Ayşe Nine, özellikle genç kuşak için nasıl bir yaşam tarzının benimseneceği konusunda birer örnek teşkil ediyordu. "Hayat denilen bu yolculukta, önemli olan sadece uzun yaşamak değil, dolu dolu bir hayat yaşamaktır," sözleriyle her zaman hatırlanacak.
Ayşe Nine'nin mezarı, köyünün küçük bir mezarlığında yer alıyor. Ailesi, dostları ve sevenleri, onun anısını yaşatmak için düzenli olarak ziyaretlerde bulunacaklarını ifade ettiler. Ayşe Nine'nin hayatı üzerindeki etkisi ve bıraktığı iz, sadece ailesiyle sınırlı kalmayacak, nesiller boyunca sürecek gibi görünüyor. Sonuç olarak, Ayşe Nine, yaşamı boyunca sadece bir yaşlı kadın olarak değil, aynı zamanda geçmişle gelecek arasında köprü olmuş bir figür olarak anılacak.