Uçmanın keyfini ve hayat kurtarmanın heyecanını bir araya getiren Türkiye'nin tek kadın ambulans helikopter pilotu, sessiz sedasız bir kahramanlık hikayesi yazıyor. Adı, cesareti ve azmiyle bilinen Tuğçe Yılmaz, yıllardır yer çekimine meydan okuyor. Alışılmışın dışındaki bu yolculuğunun detayları ve yaşadıkları ise, yalnızca bir bireyin değil, tüm kadınların ilham alması gereken bir hikaye.
1986 yılında İstanbul’da doğan Tuğçe Yılmaz, çocukluk yıllarında bir gün pilot olma hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Küçük yaşta ailesinin destekleriyle başladığı bu yolculuk, onu çeşitli hava okullarına yönlendirdi. Uçaklar, helikopterler ve havacılık hakkında araştırmalar yapmakla geçen yılların ardından, 2005 yılında Havacılık Bilimleri Fakültesi'nde eğitim alarak resmi olarak pilotluk kariyerine adım attı.
Hava araçlarına olan ilgisi sırasında, genç yaşta bir kadın pilot olarak karşılaştığı zorluklarla baş etmeyi öğrenmesi gerekti. Ancak bu zorluklar, onun azmini bir kat daha artırdı. 2010 yılında bir ambulans helikopter pilotu olarak işe kabul edilen Yılmaz, Türkiye’nin sağlık alanında en kritik görevlerinden birine adım atmış oldu. Birçok kadının erkek egemen bir sektörde çalışmakta zorlandığı günümüzde, Yılmaz’ın bu başarıları, genç kadınlara ilham kaynağı oluyor.
Ambulans helikopter pilotu olarak çalışmanın getirdiği sorumluluk ve baskının bilincinde olan Yılmaz, bu görevi yerine getirmenin kendisi için ne kadar değerli olduğunu ifade ediyor. Birçok acil durumda dakikaların bile hayati önem taşıdığına dikkat çeken Yılmaz, "Benim için en büyük motivasyon, yer çekimine meydan okumak,” diyor. “Uçarken, yalnızca havanın tadını çıkarmakla kalmıyorum; aynı zamanda hastaların hayatlarını kurtarma umudu taşımak da beni motive ediyor.”
Her gün, acil durumlarla dolu bir rutinle karşılaşan Yılmaz, helikopterin tüm mekanizmalarını ve acil durum süreçlerini eksiksiz bir şekilde bilmek zorunda. Yılmaz, “Hastaları alıp, hayatlarına anlam katabilmek için her detayı psikolojik olarak taşımak zorundayım,” diyerek, bu meslekteki yük ve sorumluluğu açıkça ortaya koyuyor.
Ayrıca ekip çalışmasının öneminin altını çizen Yılmaz, “Hayat kurtarmak, tek başına yapılacak bir iş değil. Herkesle bir bütünlük içerisinde çalışmak gerekiyor. Ayrıca ekip arkadaşlarımın desteği, işimi çok daha anlamlı kılıyor.” ifadeleriyle birlikte kolektif birlık ve dayanışmanın sağlık alanında hayat kurtarıcı olduğunu vurguluyor.
Zaman zaman zorlu şartlarla da mücadele eden Yılmaz, havacılığın getirdiği mevsim şartlarına, gece-gündüz uçuş saatlerine, bazen nefes kesen kar yağışlarına ve rüzgârlara tanıklık ediyor. Ancak onun kararlılığı ve azmi, her şart altında başarıyı getirmiştir. “Helikopterin içerisinde, anlık olarak gelişen durumlarla başa çıkmak için daima hazırlıklı olmalıyız," diyor. Yılmaz, "Havacılık sadece bir iş değil, bir yaşam tarzı,” diyerek de bu tutkusunun derinliğini gözler önüne seriyor.
Özellikle kadınların havacılık sektöründe daha fazla yer alması gerektiği üzerinde duran Yılmaz, gençlere ilham vermek ve onlarla deneyimlerini paylaşmak için çeşitli seminerler ve okullarda bilgilendirme toplantıları gerçekleştiriyor. “Kız çocuklarına, ne olursa olsun hedeflerine ulaşabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istiyorum,” diyerek, gençlerin cesaretlendirilmesi gerektiğine inanıyor.
Yılmaz’ın hikayesi, sadece havacılık alanında değil, toplumsal cinsiyet eşitliği için de büyük bir adım olarak değerlendiriliyor. Onun gibi örneklerin sayısının artması, sadece havacılıkla sınırlı kalmayıp her alanda kadınların daha fazla yer edinmesine olanak tanıyacak.
Sonuç olarak, Türkiye'nin tek kadın ambulans helikopter pilotu Tuğçe Yılmaz, hem bir ilham kaynağı hem de bir cesaret sembolü olarak karşımıza çıkıyor. “Hayatta en güzel şey, tercihlerinizi özgürce yapabilmektir,” diyen Yılmaz, genç nesillere umut, cesaret ve azim aşılamaya devam edecek. Her uçuştan sonra, yaşadığı anların kendisi ve dünya için ne kadar kıymetli olduğunu bilerek, içindeki tutkuyla havacılığa olan bağlılığını sürdürüyor. Bu süreçteki zorlukları göğüslemekten çekinmeyen Yılmaz, aslında sadece bir pilot değil, aynı zamanda bir rol modeldir. Uçuşlarının ardındaysa, her gün yeni bir umut ve yeni bir yaşam var.